18 Mayıs 2016 Çarşamba

Dönülmez Akşamın Ufkundayız...

Ne çok düşünüyoruz arkadaş..Bak yine gece yine karanlık...Gökyüzü tavanına asılı bir Ay ve yaverleri yıldızlar...Nasılda parlıyorlar geceye inat.
Buram buram kokuyor umutlar, hayaller..Hani demiştim ya benim hayalimde, hayatımda ANADOLU...
Kokusunu almak istediğim hayali , umudu alıyorum işte..
Geniş mi geniş  (bazen uçsuz bucaksız gibi gelir) Konya'nın ovasında bir garip insanım.
Pencerem açık..
Gönlüm seçik..
Bağrım yanık..
Gecenin sessizlik şölenini uzaktan izliyorum, çoğu zaman  kendimi buna kaptırırken buluyorum...Hop! Bir bakıyorum Ay'ın yanı başında sabahın şahı Güneş'i çekiştiriyoruz..Ulan Ay! girme kanıma...vesvese doğamda ...
Bende az değilim hani, sabah Güneş'e gece Ay'a katılır her ikisinin kıyasıya rekabetini harlayacak kelamlar ederim..Ben galiba kurnazım yada dedikoducu yahut hiçbiri..seviyorum işte ikisini çapkın bir aşık gibi..
Uzaklaşıyorum bir süre Ay ve yıldızlardan...
Gözlerim kapalı.
Sadece susuyorum.
Hav!  Hav! Hav!
Duydunuz mu?
Köpekler nasılda havlıyor yarınlar için.
Sahi yarınlarda bizi neler bekliyor?
Bu canım toprakların havası ne zaman kan değilde gül kokacak? Yahut nergis, lale, yasemin..
Tekrar ne zaman alacağım? (!)
(Korkmayın siyaset yapmıyorum benim ki istek)
Tekrar derken utandım doğrusu. Özür dilerim..koca bir yalan söyledim..yaşamadığım bir şeyi nasıl tekrar diyerek isteyebiliriz ki..
(Ay ve Güneş 'e yaranacam derken yalancı oldum çıktım iyi mi?)
Demiştim ya hani almak istediğim şeyi alıyorum işte..
Ben böyle hüzün deryalarına dalmışken birden bir sızı vurur burnuma..
Ellerim yine yağmur damlalarına ova.
Belli ki bereketli..
Sağanak sağanak yağıyor ovama.
Karadeniz kadar tuzlu,
yakıyor avuçlarımı...
Birden bir ses esiyor kulağıma..
Buğulu..
Git gide yakınlaşıyor ölüm gibi..
Zamane atlıları diye yakınırken ses belirginleşti birden.
(Zamane atlıları değil canım bildiğin araba )
Kulak verdim önyargılarıma inat. 
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
  Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
  Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
  Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
  Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
  Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
  Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
  Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
  Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
  Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.
Dinledim.
Dinledim...
Yavaş yavaş uzaklaştı ses ,uzaklaştı atlılar..
Ve ses karanlıkta kayboldu.
Savunmasız kaldım, haklıydı işte söz söylenemezdi ki artık..
Yahya'ya bıraktım geceyi...
Rindlerın akşamını çalmak istemedim..
Oturdum ilk bulduğum geceye..
Ah kalbim ah gönlüm 
Ya şevk içinde harap ol
Ya aşk içinde gönül.

Dönülmez akşamın ufkundayız..
Vakit çok geç,
Ey hakikati arıyan gözlerim 
Bak ufukta Güneş doğuyor...